Vakanüvis yazdı: Fethin yer altı savaşları
Fethin yer altı savaşları
Vakanüvis
Cennet mekân Fatih Sultan Mehmet Han’ın, Peygamberî müjdenin bereketiyle gerçekleştirdiği İstanbul’un fethinin 571’inci yıl dönümünün coşkusunu yaşıyoruz. Fethin stratejik zekâ yüklü birçok aşaması, detayının yanında bir de yer altı boyutu var.
Osmanlı askerî gücünün kelimenin tam anlamıyla “görünmeyen kahramanları” olan Lağımcıların – sonraları Humbaracı oldular - faaliyetleri, geçmişteki pek çok muharebede olduğu gibi, Bizans’a diz çöktürmede de çok önemli bir rol oynamıştı.
Osmanlı, istihkâm tekniklerine de yenilikler getirdi
Osmanlı'nın askerî alandaki birçok özgün uygulamasının içerisinde, istihkâm alanında da yenilikçi uygulamalar vardı. Savunma ilmi alanında, dünyanın çeşitli medeniyetlerindeki birikimler, Osmanlı Devleti’nin uzmanlarınca geliştirilmekteydi. Özellikle kale kuşatmalarındaki “lağım teknikleri”, bu geliştirmelerle Osmanlı savaş stratejisinin en önemli unsurlarından biri haline gelmişti.
Bu muharebeleri gerçekleştirecek insan gücünün yanında, lağım bağlamak ve lağım atmak için gerekli olan alet ve mühimmatın tedarikinde buluşçu yöntemler geliştirilmişti. Bu aletler; küçük ve orta boy kamalar, iğne, mil, makas, taş kıran külünkler, büyük ve orta boy küskü, çapa, bel, eğri kürek, kazma, kazılan toprağı taşımak için sepet ve hasırlar, kangal ip ile karşı lağım çalışmalarını tespit etmek için davul ve hava tahliyesini yapmak amacıyla tulumba ile çeşitli çalışmalarda kullanılmak üzere kereste, teneke, el arabası, torba, muşamba, bez, reçine, bıçak, hortum, çember, pusula, meşale, fener ve yel mumları vb. gibi araç ve gereçlerden oluşmaktaydı.
Surları aşmak zorlaşınca imdada Lağımcılar yetişti
İstanbul’un muhasarasına kadar pek çok savaşta yararlılıklar gösteren Lağımcılar, fetih sırasında da ordudaki topyekün hedefe odaklanışın kendi alanlarındaki özgün örneklerini sergilemişlerdi. Toplam elli üç gün süren İstanbul’un fethi sürecinde, Osmanlı askerleri kahramanca taarruzlar ortaya koysa, hâttâ gemiler karadan yürütülse de Bizans’ı çevreleyen kalın surlar, en önemli engellerden birisiydi.
Fatih Sultan Mehmet’in, birçoğunun mühendislik hesaplamalarında da yer aldığı gelişmiş toplar surları yıpratıyor ancak yine de istenilen oranda gedikler açılamıyordu. Bu durum; Lağımcıların, tüneller kazarak surların altından ilerleme denemelerini daha da önemli kılmıştı. Bu amaçla çalışmaya başlayan ustalar, ilk etapta surların altına uzanan beş ayrı yol açıp, şehre doğru ilerlemeye başlamışlardı. Böylece o kaos ortamındaki Bizans askerleri, bir yandan da sık sık yer altından gelen patlama sesleri ya da yerüstüne yansıyan yıkımlarla da uğraşıyordu. Ne var ki, surların temel kısmında kalan uzun bölümü, Osmanlı Lağımcılarının istenen sonucu almasını engelliyordu.
Yer altında buluşan Osmanlı ve Bizans tünelleri
Fatih’in kuşatması başlamadan çok önce böyle bir harekât bekleyen Bizans İmparatoru Konstantin, Avrupa’dan önemli istihkâmcı isimleri İstanbul’a davet etmişti. Bu uzmanlar, Osmanlı Devleti’nin istihkâm alanındaki ilerlemelerini takip etmeye çalışıyorlardı. Lağımcıların kesintisiz saldırılarına karşı bu uzmanlar da Bizans askerlerini yönlendirmeye gayret ediyorlardı.
16 Mayıs sabahı, Kaligaria Kapısı (Eğri Kapı) civarında yer altından sesler işiten Bizans muhafızları, Osmanlı Lağımcılarının tünel kazdığını fark etmiş ve bunu durdurmak üzere kendileri de karşı tünel kazmaya başlamıştı. Kısa süre bir sonra da Bizans’ın altında iki tünel buluşacaktı. Komutanlarından, ne pahasına olursa olsun Osmanlı tünellerini yok etme emri alan Bizans istihkâmcıları, bu amaçla kendilerini de tehlikeye atan bir yangın çıkartmışlardı. Çıkarttıkları bu yangın sonucu kendileri de yanarak ölürken, çok sayıda Osmanlı Lağımcısı da şehit olmuştu. Patlamalarla her iki tünel de çökmüştü.
Lağımcıların tünellerine kızgın yağlar dökülüyordu
Bu trajik gelişmelere rağmen Osmanlı Lağımcıları yeni tünel açmaktan geri durmuyordu. Yer altındaki o büyük yangından sadece beş gün sonra, 21 Mayıs’ta, aynı bölgede açtıkları yeni tünel, şehrin içinde epeyce ilerlemişti. Eğri Kapı surlarında gözetleme kulelerinin olmaması Lağımcılar için bir avantajdı. Sadece beş gün içinde tünelin ham kazısını yapıp, kütüklerle güçlendirmeyi sağlayan, havalandırma ve aydınlatma tertibatını kuran Lağımcılar, 21 Mayıs günü küçük gruplar halinde şehre sızmaya başlamışlardı. Ancak gerek Bizans askerleri gerekse de halktan kalabalık gruplar, Osmanlı timlerini şehit etmekteydi.
Önceki tünelde olduğu gibi Bizanslıların yine yangın çıkartacağını tahmin eden Osmanlı Lağımcıları, bu defa buna fırsat vermeden, kendilerinin de ölümüne yol açacak yangını kendi elleriyle çıkartacaktı. Avrupa’dan Bizans’a yardıma gelen mühendis Jean Grant, çevrede başka tüneller olup olmadığını araştırırken, 25 Mayıs’ta yeni bir tünel daha fark etmişti. Bu tespit sonrası ise Bizans askerleri kızgın yağlar hazırlayıp, Osmanlı tünelinin içine boca etmişlerdi. Bu saldırıda da çok sayıda Lağımcı şehit olmuştu. Eğer bu tünel Bizanslılar tarafından fark edilmeseydi, zemine çıktıktan sonra açtıkları tüneli kendileri imha edecek olan Osmanlı askerleri, böylece Kaligaria surlarının bir kısmının çökmesini sağlayabilecek, bu çöküntünün açıldığı yerden de Yeniçeriler şehre girecekti.
Bizans’ı tüneller uğraştırınca Yeniçeriler ilerleme sağladı
Bu arada bugünkü Eyüp semtinin güney tarafındaki Blaherna Sarayı ile Edirnekapı surlarının altında da tüneller açılmış ancak bu konuda teyakkuzda olan Bizanslılar, yoğun çatışmalarla burada da Osmanlı askerlerini geriletmişlerdi. Son tahlilde ise Lağımcıların canları pahasına verdikleri bu mücadele, diğer askeri birliklerin manevra alanını genişletmiş, tünellerle uğraşmak zorunda kalan Bizans askerleri surların müdafaasında zafiyet göstermeye başlamışlardı.
29 Mayıs yaklaşırken top muharebesi, ok, kurşun atışları, lağım hafriyatı ve büyük müteharrik harp kulelerindeki Yeniçerilerin surlara yönelik taarruzu giderek yoğunlaşmıştı. Yer altında havasızlık, çökme, kızgın yağ ya da patlama risklerine karşı canları pahasına harekâtı sürdüren Osmanlı Lağımcıları, böylece İstanbul Fethi’nde çok önemli bir rol oynamışlardı.
-Arş. Gör. Dr. Filiz Yıldırım, "Osmanlı Devleti'nin Yeraltı Savaşçıları: Lağımcılar", Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C: 29, S: 2, Temmuz 2019